10 Nis 2013

KÜRESEL ENERJİ EKSENLERİ VE TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ KONUMU


Dünya haritası yeniden şekilleniyor. Haritadaki değişmenin kökeninde 
ise Ortadoğu eksenli yeni bir hareketlilik yatmaktadır. Haritayı yeniden 
şekillendirme sürecini üç ana kategori üzerinden değerlendirmek mümkündür:
a-Dünyada artan Nüfus, Nüfus yoğunluğu ve teknolojinin gerektirdiği 
enerji ihtiyacı
b-11 Eylül sonrasında artan ve özeği Ortadoğu-Ortaasya olduğu 
düşünülen güvenlik endişesi ortamı
c-ABD liderliğinde, NATO katılımlı ve radikal İslami hareketle 
yapıldığı varsayılan asimetrik savaş anlayışı
Her üç ana kategorinin de altında çok farklı ve subjektif 
değerlendirmeler yapmak mümkündür. Ortadoğu eksenli gelişmeler nasıl 
okunursa okunsun, enerjinin naklinin Ortadoğu’nun sınırlarını ve jeopolitik 
önemini değiştireceği ve değişimlerin tamamının Türkiye’yi etkileyeceği ortak 
kanaatlerden birisidir.
Türkiye’nin geleceğini de belirleyecek olan temel değişken ise Enerji 
nakil hatlarının Avrasya koridorunda hangi coğrafi alanı kullanarak Asya Avrupa arasında nakli gerçekleştireceğidir. Hazar Denizi çevresinden gelen 
boru hatlarının yönü Türkiye’nin gelecekteki jeopolitik konumunun da anahtarı 
olacaktır. Ayrıca Afrika kökenli enerjinin izleyeceği coğrafi rota, Türkiye’yi 
yakından ilgilendirmektedir.
Türkiye-Yunanistan-İtalya, Türkmenistan-Türkiye-Avrupa doğal gaz 
boru hatları projeleri ile birlikte, Mısır-Türkiye, Irak-Türkiye ve Nabucco doğal 
gaz boru hatları projeleri gerçekleşmesi durumunda, Ülkemiz tarihinde belki de 
ilk olarak coğrafi konumunun getirdiği avantajı yaşamış olacaktır. Diğer 
alternatifler olan Rusya’nın Güney akım projesi, ya da Trans Asya Projesi, 
Irak-İsrail ve Ortaasya-Pakistan eksenli projelerin gerçekleşmesi ise 
Türkiye’nin konumunu aşındıracak gelişmeler olarak görünmektedir. 
Cambridge Üniversitesi profesörü ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı 
Pierre Noel’in “Açık, rekabetçi, kapitalist bir ekonomi mevcut ve isteyen 
istediği boru hattını inşa eder" şeklindeki beyanı dahi petropolitiğin ne gibi 
değişmelere neden olacağının göstergesi gibidir.
Enerji boru hatlarının ağırlıklı olarak Rusya’nın güney ve kuzeyini 
kullanması durumunda, Türkiye’nin jeopolitik dengelerdeki eksen olma 
düşüncesi oldukça zayıflayacaktır. Buna Afrika’nın doğalgazının ve petrolünün 
Avrupa’ya naklinin Akdeniz üzerinden olması, Ortadoğu ve Ortaasya petrol ve 
doğal gazının Türkiye dışındaki ülkeler üzerinden yapılması durumu da 
eklenince, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik koordinatlarında da eksen 
kayması olacaktır. Aslında Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik çıkar hesapları 
yapılırken Afro-Avrasya merkezli enerji dolaşımının ne anlama geldiği iyi 
okunmalı ve sonucun sadece diplomasi ile alınmayacağının farkında
olunmalıdır. Haritayı diplomatik bir dille okumak yerine, kültürel ve politik 
okuma yapmak son derece önemlidir. Ayrıca ülkenin enerji politikaları 
belirlenirken, petrol ve doğal gazın uzun vadede tükenebilecek bir enerji 
kaynağı olduğunu unutmadan, projeksiyonlar yapılmalıdır. Türkiye’nin 
geleceğini pratik jeopolitiğin yerine, yapısal jeopolitik süreçlerin belirleyeceği 
anlaşılmalıdır.
Akdemir İ. ve Kuşçu O.(2012),KÜRESEL ENERJİ EKSENLERİ VE TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ 
KONUMU,MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ(26).S. 82-107.

Mukaddime’nin Coğrafi Kaynakları