Rus araştırmacılar, Şubat 2012’de tamamlanan sondaj çalışmasında,
Antarktika’nın en büyük yeraltı gölü olan 3769 metre derinlikteki Vostok
Gölü’ne ulaşmayı başarmıştı. Rus bilim insanları, gölden alınan
numunelerde, bugüne kadar Dünya’da izine başka bir yerde rastlanmamış
bir canlı türü bulduklarını belirtti.
RIA Novosti haber ajansına açıklama yapan St. Petersburg Fizik
Enstitüsü’nden Sergei Bulat, “Bulduğumuz bakterinin bugüne kadar
tanımlanmamış olduğunu belli bir sınıfı bulunmadığını söyleyebilirim”
dedi.
Bakterinin DNA’sı üzerinde yapılan analizler, canlının genetik
yapısının yüzde 86’sının, bilinen bakterilerden farklı olduğunu ortaya
koydu. Bulat, elde edilen bulguların, ‘bakterinin yeni bir canlı türü
olduğuna işaret ettiğini’ söyledi.
YENİ NUMUNELER TOPLANACAK
Sahip olduğu jeolojik özellikler sayesinde Jüpiter’in uydusu Europa ile Satürn’ün uydusu Enceladus’un coğrafi özelliklerini anlamak için de büyük önem taşıyan Vostok Gölü, milyonlarca yıl boyunca çok farklı jeo-kimyasal süreçlerden geçti. Üzerindeki buzul tabakası, Vostok Gölü’nün en azından 400 bin yıllık bir paleoiklim süreçten geçtiğini ortaya koyarken, bilim insanları gölde bugüne kadar izine rastlanmamış canlı türleri bulunabileceğini belirtmişti.
Sahip olduğu jeolojik özellikler sayesinde Jüpiter’in uydusu Europa ile Satürn’ün uydusu Enceladus’un coğrafi özelliklerini anlamak için de büyük önem taşıyan Vostok Gölü, milyonlarca yıl boyunca çok farklı jeo-kimyasal süreçlerden geçti. Üzerindeki buzul tabakası, Vostok Gölü’nün en azından 400 bin yıllık bir paleoiklim süreçten geçtiğini ortaya koyarken, bilim insanları gölde bugüne kadar izine rastlanmamış canlı türleri bulunabileceğini belirtmişti.
Rus araştırmacılar, ‘bilinmeyen bakterinin’ bulunmasının ardından,
Mayıs ayında gölden yeni numuneler alarak yeni analizler
gerçekleştireceklerini belirtti.
Yaklaşık 250 kilometre uzunluğundaki Vostok Gölü’nden alınan ilk
numuneleri taşıyan Rus araştırma gemisi Akademik Fyodorov, Mayıs 2012’de
St. Petersburg kentine ulaşmıştı. 50 kilometre genişliğinde ve 800
metre derinliğindeki Vostok Gölü, Antarktika’daki kendisi gibi 145
yeraltı gölünden de tamamen izole olmasıyla çok farklı bir jeolojik ve
coğrafi özelliğe sahip.
‘OLAĞANÜSTÜ CANLILAR’
Vostok Gölü’nün çoksayıda organizmaya ev sahipliği yapma olasılığını artıran bir diğer özellik, gölün oksijene aşırı doymuş olması. Göldeki oksijen oranı, dünyadaki tatlı su gözllerindeki oksijen oranının neredeyse 50 katı.
Vostok Gölü’nün çoksayıda organizmaya ev sahipliği yapma olasılığını artıran bir diğer özellik, gölün oksijene aşırı doymuş olması. Göldeki oksijen oranı, dünyadaki tatlı su gözllerindeki oksijen oranının neredeyse 50 katı.
Gölün özellile mineral zengini derinliklerinde yeni canlı türleri
bulmayı uman araştırmacılar, bu canlıların ‘olağanüstü şartlara uyum
sağlamayı başarmış’ olacağına dikkat çekti.
40 YILLIK ÇALIŞMA
Ruslar, Vostok Gölü’nün dibinde bulunan ve 40 yıldır faaliyet gösteren Vostok İstasyonu’ndaki çalışmalarının meyvelerini uzun yıllar sonra toplamaya başladı. Araştırmacılar, Vostok Gölü’nün üzerini örten kilometre kalınlığındaki buzul tabakanın, en az 1 milyon yıllık olduğunu tahmin ediyor.
Ruslar, Vostok Gölü’nün dibinde bulunan ve 40 yıldır faaliyet gösteren Vostok İstasyonu’ndaki çalışmalarının meyvelerini uzun yıllar sonra toplamaya başladı. Araştırmacılar, Vostok Gölü’nün üzerini örten kilometre kalınlığındaki buzul tabakanın, en az 1 milyon yıllık olduğunu tahmin ediyor.
Yıllar boyunca yer yer Mars’taki soğukları bile aşan hava
sıcaklıklarında (-72 civarı) çalışan Rus bilim insnaları, Vostok
Gölü’ndeki sondajı sürdürebilmek için büyük zorluklara katlandı.
Gereken yakıt ve gıda, 1500 km’lik mesafelerden getirilirken, kara
üzerinde traktörlerle getirilen malzemeler teknik arızalar nedeniyle sık
sık gecikmelere neden oldu. Rus araştırmacılar, Vostok Gölü’nü ve
sakladığı potansiyelini ilk keşfedenler olarak, uzun çalışmalar
sonucunda bilim dünyasına milyonlarca yıldır saklanan bulgular sunmaya
başladı.
Antarktika, dünyanın sahip olduğu temiz su kaynaklarının yüzde 70’ini
barındırıyor. Bu suyun yüzde 90’ı, Doğu Antarktika buzulunda yer
alıyor.