13 May 2013

İSLAM ŞEHRİNİN DOĞUŞU

Şehirleşme süreci, Islâmi genişlemenin ilk yüzyılında, sadece askerî ve siyasî konuma bağlı değil, fakat aynı zamanda İslâm inancına da bağlıydı, islâmiyet esas yapısı itibariyle Musevilik gibi bir şehir dinîdir. Kur'an'ın umumi bakışı anti-kabilevidir ve şehirleşme yönündedir. Onun terminolojisi açıkça şehir hayatını ve İslâm'ın yayıldığı ticari ortamı yansıtıyor. Zira Hz.Muhammed (SAV) de Mekkeliler gibi ticarette tanınmış bir kimseydi. Dolayısıyla Kur'an genel olarak göçebeliği değil, vahdaniyet anlayışı içerisinde bir müslüman cemaat organizasyonuna dayanan bir şehir dinîni temsil etmektedir. Herhalde Max Weber'in Avrupa'da ortaçağ şehirlerinin kuruluşunda temel bir rol yüklediği kilise ve Hıristiyanlık karşısında13 bir şehir dini olan İslamiyetin de belirli bir rol oynamasını beklemek çok tabii olmalıdır. Aşağıda ele alacağımız Islâmiyetin temel kaideleri de bu açıdan şehirleşmeyi öngörmektedir.
 Bunlardan birincisi namazdır, islâm şehir hayatının en önemli prensibi olan namaz, cami veya mescitte yapılan bir ibadettir; toplu olarak kılınması teşvik edilmiştir. Namazın kılınabilmesi için gerekli olan bazı şartlar İslâm şehirlerinin yapısını büyük ölçüde etkilemiştir.
İkincisi Hac farizasıdır. Müslüman cemaatinin en büyük halkası olarak tezahür eder ve herkesi Mekke ve Medine'yi ziyarete yönlendirir.
Üçüncüsü Oruçtur, İslâm şehirlerinin belki de kendilerini en fazla birlik ruhu içinde hissetikleri aydır. Geceleri toplu kılınan teravih namazları, Kadir Gecesi'nin kutlanması ve fakirlere durumu müsait olanların sadaka vermesi şehir atmosferinin en yoğun olduğu hadiseyi göstermektedir.
Dördüncü olarak zekat, cemaat hayatının temel direklerinden biridir ve insanları yerleşik hayat içerisinde cemaat ruhu ile biribirine bağlayan en önemli unsurdur. Ayrıca bu inanç üzerine bina olan vakıf sistemi ve kurumlaşması islâm şehirlerinin en önemli hususiyetini teşkil etmektedir.
 Kısaca İslâm çadırda doğmadı, o bedevi hayatın hemen yanında şehir atmosferinde doğdu. İspanya'dan Türkistan'a kadar geniş bir coğrafyadaki İslam şehirleri, yapıları ve çeşitli işlevlerinin birbiri ile ilişkisi bakımından büyük farklılıklar gösterir; ancak paylaştıkları tarihi ve kültürel miras, bütün İslam kent yerleşimlerini birleştiren bir benzerlik yaratmıştır. Bu ortak paydanın oluşmasında bir din olarak İslamiyet önemli rol oynamıştır.Öyle ki islâm için şehir inancın Kalesi oldu. ilk fatihlerin politik ve askerî maksatları zamanla dinî muhteva içrisinde kayboldu. Fethedilen şehirler de buna paralel olarak bir Islâmileşme evrimi geçirdiler. Böylece islâm dünyasının şehir tipleri bulundukları bölgelerin tarihi, coğrafi ve kültürel miraslarının izleri ile birlikte ortaya çıktılar.
Kaynak: Gül M.2001. İslam Şehrinin Doğuşu.  Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,6

Mukaddime’nin Coğrafi Kaynakları