16 Nis 2014

İbn Haldun'a Göre İklimin İnsan Üzerindeki Etkileri

Ünlü ilim adamı İbn Haldun Mukaddime adlı eserinin dördüncü bölümünde hava ve iklim şartlarının insan ahlakı, huyu, seciyesi, mizacı, ruh yapısı ve buna bağlı olarak da hal ve hareketleri üzerindeki etkilerini açıklamıştır. İbn Haldun bu araştırmasında o zaman da dünya üzerinde yaşayan farklı kavimlerin ahlaki değerlerinden örnekler vermiştir. İbn Haldun'a göre aynı hayvan aleminde olduğu gibi insanlar da bulunduğu iklimin veya hava şartlarından etkilenir. İklimin sıcak ve soğuk olması hatta insanları yediği gıdalar dahi insanın ruhi ve bedensel olarak tesir eder. Yani kısaca İbn Haldun'a göre insan toplulukların yaşadığı çevre ve şartlara göre şekil alır. İbn Haldun'a göre insan tabiatı üzerinde sadece iklim değil ayrıca toprak çeşidi de tesir eder. Fiziki çevreye göre insanların bazı kabiliyetleri gelişir ya da zayıflar. Örneğin, kırsal alanlarda yaşayanların zekaları daha keskin, vücut tenleri daha canlı ve dinçtir.

İbn Haldun havanın (ve iklimin) insan ahlakı üzerindeki tesirini anlatırken Sudan halkını örnek verir. Sudan halkını tanımlarken sıcak iklimin onları gevşettiğini ve zevklerine çok düşkün olduklarını yazar:

"Hafifliğin, aceleciliğin, zevk ve keyfe fazla düşkün olmanın umumiyetle Sudanlıların (ve zencilerin, karakterlerinden ve) huylarından olduğunu görmüşüzdür. Bunların her nağmeye ve çalgıya göre raks etmeye (dans etmeye) düşkün oldukları ve her yerde ahmak olmakla nitelendirildikleri görülmektedir... Hararet, sıcak iklimde yaşayan Sudanlıların/zencilerin yapılarına ve oluşumlarının özüne işlemiştir. Nefislerindeki hararet de beden ve iklimlerindeki hararet oranındadır."

İbn Haldun Sudan'la aynı nem oranına sahip deniz sahillerinde yaşayan halkın da, az çok Sudanlılara benzediğini belirtir.  Bu bağlam deniz sahillerinde yaşayan insanların hararetten aldıkları hafiflik, ferahlık, soğuk dağlarda ve yaylalarda yaşayan insanlardan daha fazladır.

Hatta İbn Haldun hava şartları ve iklimin insan üzerindeki etkisi daha ileri götürür ve iklimin, insanların maişetleri üzerinde dahi tesir ettiğini iddia eder. Mısır ve Fas halkını örnek verir. O'na göre Mısır halkı sıcak enlemde yaşadıkları için işlerinde ferahlık, hafiflik ve işlerin akıbetlerinden gafil olmaktadırlar. Hatta o dönemdeki Mısır halkı değil bir yıl, bir ay yetecek kadar bile gıda biriktirmezler. Genellikle yedikleri gıda maddelerini günübirlik pazardan temin etmektedirler. Mısır insanının tam aksine Mağrip ülkelerinden olan Fas hakkında şöyle der:

"Fas havası soğuk olan yaylalarda yer aldığı için bakınız halkı, hüzünlü denecek kadar başını eğmiş, kaygılı bir halde aşırı derecede işlerin akıbetlerini nasıl haddinden fazla düşünmektedirler! Hatta bir Faslı, iki senelik buğday ve hububat biriktirmekte, ambarlamak da, yine de depoladıkları gıdadan az bir şey eksilmesin diye günlük yiyeceğini satın almak için erkenden pazara çıkmaktadır."

Sonuç olarak, İbn Haldun’a göre insanoğlu fıtraten tabiat şartlarıyla alakadardır. İnsan yediği ve yaşadığı çevreye göre şekil alır.  Bu nedenle insanın farklı iklimlerde ve bölgelerde yaşaması farklı mizaç ve ruhi değerlere sahip olmasına sebep olur.

Rauf Belge
raufbelge@gmail.com

Mukaddime’nin Coğrafi Kaynakları