Sidney is a city in and the county seat of Richland County, Montana, United States, less than 10 mi (16 km) away from the North Dakota border. The population was 5,191 at the 2010 census. The city lies along the Yellowstone River and is in proximity to the badlands of the Dakotas. Sidney is approximately midway between Glendive, Montana and Williston, North Dakota. (Wikipedia)
15 Ara 2013
Sidney, Montana
Sidney is a city in and the county seat of Richland County, Montana, United States, less than 10 mi (16 km) away from the North Dakota border. The population was 5,191 at the 2010 census. The city lies along the Yellowstone River and is in proximity to the badlands of the Dakotas. Sidney is approximately midway between Glendive, Montana and Williston, North Dakota. (Wikipedia)
13 Ara 2013
Muğla Akyaka Beldesi Tam bir Doğa Harikası
1945′de
Gökabad adıyla bilinen kasaba vadi içerisinde ilk yerleşim birim yeri olarak,
Yörüklerin birleşik hayata geçişine zemin hazırlamış ve Gökova Vadisi
içerisinde bulunan Gökçe, Akçapınar, Şirinköy, Çıtlık, Ataköy, Yeşilova Köyleri
Gökova ve Akyaka Beldeleri yerleşim birimleri oluşmuş, 1968 yılında Gökabad
Kasabası ayrılarak Akyaka Köy Muhtarlığı olmuş, 1980 yılında Nail ÇAKIRHAN ve
dostlarının Akyaka’ya ilgisi sayesinde turizm ile tanışan köy 1992 yılında
Akyaka Beldesi olmuştur.
Belde
halkının turizm ile tanışması sonucu Muğla ve Ula Mimari modernizasyonunu
sahiplenmiştir. Doğal değerlerini toplumsal bilinç içinde koruyarak
gelişmiştir.
Otantik
yapıdaki azmak kenarı, balık restaurantları, orman piknik alanları, yürüyüş
parkurları, deniz sporları, trekking alanları, kuş gözleme, tarihi yerleri
ziyaret, Sedir Adası, Gökova Körfezi turları, Cleopatra kumu sizleri doğaya
dönüşe davet etmektedir.
Source:
http://www.akyaka.bel.tr/?page_id=246
3 Kas 2013
Coğrafya bilimine ilgi gittikçe artıyor
Malatya İnönü Üniversitesi (İÜ) Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülpınar Akbulut, son yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri'nin (CBS) coğrafya biliminin farkındalığını diğer disiplinler, kurum ve kuruluşlarda arttırdığını belirtti.
MALATYA - Doç. Dr. Akbulut, İnönü Üniversitesi bünyesindekiRadyo Kampus'ta İnanç Kara Ölmeztoprak'ın hazırlayıp Canlıyayında sunduğu 'Panorama' programına katıldı.
Doç. Dr. Akbulut, "Eğer gerçek bir bilim insanı olacaksanız, merak duygusuna sahip olmanız, hedef ve amaçlarınızı belirlemeniz, son olarak mesleğinizi sevmeniz ve öğrenme isteğinizin tükenmemesi önemlidir" dedi.
Her mesleğin kendi içinde zorlukları olduğunu ifade eden Doç. Dr. Akbulut, coğrafyacılar için en büyük sorununun arazi çalışmaları noktasında yeterince zaman bulamaması ve ilgili prosedürler olduğunu belirtti.
Arazi çalışmaları için kamplar yapıldığında ve çalışmalar devam ettiğinde, genelde ekipteki tek bayan olduğunu belirten Doç. Dr. Akbulut, "Arazinin zorlukları herkes için aynı şekilde belirir ve bilim insanları arasında cinsiyet kavramı ortadan kalkar. Kendi adıma böyle bir kaygı da zaten taşımam. Üstelik insan doğanın dilini anlamaya başladığında gerçekten çok mutlu olur" diye konuştu.
Çalışmaların uygulama alanı bulmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Akbulut, meslek edinme açısından coğrafya bilimini kesinlikle tavsiye ettiğinin altını çizdi. Özellikle son yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri'nin (CBS) coğrafya biliminin farkındalığını diğer disiplinler, kurum ve kuruluşlarda arttırdığını belirtti.
Doç. Dr. Akbulut, insanların, öğrenmekten ve sormaktan asla korkmamalılarını, ne olmak istediklerini iyi bilmelerini, sevdikleri işi yapmalarını, çok yönlü düşünmelerini, bunun için de çok fazla çalışmaları gerektiğini belirtti.(İHA)
19 May 2013
Google haritalarında büyük değişiklik
Google, harita uygulaması Google Maps'i yeniden dizayn etti.
Haberin Videosu
Teknoloji devinin yaptığı değişiklikler, haritayı daha interaktif bir hale getiriyor.
1) Google, geçtiğimiz Çarşamba hafta servisi Google Maps'i bazı güncellemeler ve yeni dizaynıyla yeniden sundu.
2) Google Maps, önümüzdeki Perşembe günü genel kullanıma sunulacak.
3) Yeni harita, tam ekran olarak görüntüleniyor. Ekranın en altında da birkaç resim bulunuyor.
4) Sol üstte yer alan küçük arama aracı ile istediğiniz aramayı yapabileceksiniz.
5) Arama sonuçları, ilgilerinize göre düzenlenerek kullanıcılara sunuluyor.
6) Arama sonuçlarında çıkan sonuçların üzerine tıklandığında o yer ile ilgili detaylı bilgiler çıkıyor.
7) Tıkladığınız mekâna nasıl gideceğinizi öğrenmek istiyorsanız,
yönlendirmeler butonuna tıklayarak navigasyon desteği alabilirsiniz.
8) Harita üzerinde sokak görüntüleri bulunuyor.
9) Gittiğiniz mekânları kaydederek rehber oluşturabiliyorsunuz. Ayrıca
bu mekânlar hakkında yorum yaparak haritanın gelişmesine katkı
sunabilirsiniz.
10) Yüksek kalite fotoğrafların eklendiği yeni dizaynda, belirli yerlerle ilgili çeşitli görseller bulunuyor.
11) Görsellerle bazı tarihi binaların içlerine bile girmek mümkün.
12) Harita, çeşitli ulaşım araçlarıyla ilgili farklı direktiflerle kullanıcıları yönlendirebiliyor.
13) Otobüs, tramway, tren, hava, bisiklet yolu ve yaya yolu gibi seçeneklerle navigasyon hizmeti veriliyor.
14) Gidilebilecek en ideal yol, harita tarafından otomatik olarak gösteriliyor.
15) Daha interaktif hale getirilen Google Maps, Yandex ve Apple'a oranla çok daha gelişmiş bir harita tasarladı.
Kaynak: http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/google-haritalarinda-buyuk-degisiklik-86566.html
18 May 2013
Kentlileşme
Kentlileşme, temelde insanların kentle bütünleşmesini ifade eder.
Bütünleşme kavramı genelde, bir nüfus grubunun daha büyük bir nüfus grubuyla
kaynaşması anlamına gelir. Kentlileşme, kentleşme akımı sonucunda toplumsal
değişmenin insanların davranışlarında ve ilişkilerinde değer yargılarında maddi
ve manevi yaşam biçimlerinde değişiklikler ortaya çıkarması sürecidir. Başka bir değişle ‘kırlılıktan uzaklaşma,
organize edilmiş sosyal hayata geçiş’ olarak da kentlileşme ifade edilebilir.
Bütünleşmenin
ve ya kentlileşmenin psikolojik, kültürel, toplumsal ve ekonomik olmak üzere en
azından iki boyutta gerçekleştiği söylenebilmektedir. Eğer kentin psikolojik,
kültürel ve toplumsal yapısı ve kırın yapısı çok farklı değilse bütünleşme
kolay olmaktadır. Eğer yapılar farklı ise intibaksızlık sorunları ortaya
çıkmaktadır. Kırsal kesimden kente göç eden ailelerin kentle bütünleşme
süreçlerini açıklamada “ekonomik mekan” ve “sosyal mekan” kavramları araç
olarak kullanılabilir. “ekonomik mekan” ın ve “sosyal mekan” ın içerikleri ise
şöyle izah edilebilir.
“Ekonomik Mekan” ve “Sosyal Mekan”, kente göçle gelen insan için, kır
ile kent arasında yüzen bir görünüme sahiptir. Bu belirtilen mekanlardaki
değişmeler kişinin kentlileştiğinin veya kentlileşemediğinin göstergesidir.
Kentlileşen insanda ekonomik ve sosyal olmak üzere iki bakımdan değişme
olmaktadır. Bunlar a) Ekonomik bakımdan kentlileşme b) Sosyal bakımdan
kentlileşme olmak üzere tasnif edilebilir.
• Ekonomik bakımdan kentlileşme;
Kişinin geçimini tamamen kentte veya kente özgü işlerle sağlayacak duruma
gelmesiyle gerçekleşir
• Sosyal bakımdan kentlileşme; Kır
kökenli şahsın her türlü konularda kentlere özgü tavır ve davranış biçimlerini,
sosyal değer yargılarını benimsemesi ile gerçekleşmektedir.
Ekonomik ve Sosyal yönleriyle “kır
insanı” nın “kent insanı”na dönüşme süreci, ülkenin “toplumsal yapısı”ndaki
dönüşme ile paralellik gösterir. Toplumun “ekonomik yapısı”ndaki dönüşüm ile
kişinin arasında kent nüfusunun genel nüfusa oranı % 65’i bulmuştur ve kentte
yaşayan nüfus da 45 milyona yaklaşmıştır.
Kaynak: Es M. ve Ateş H.2004. kent
yönetimi, kentlileşme ve göç: sorunlar ve çözüm önerileri.S.48.
15 May 2013
What is the Cittaslow ?
Cittaslow (Sakin Şehir-in Turkish) is an Italian idea developed from the *Slow Food movement.
Cittaslow towns take the time to identify what is important and special about
that town and its surrounding area and put in place strategies to preserve
their unique qualities, making life better for everyone.
The “Global Village” may have
created unparalleled opportunities for the exchange of goods and ideas, but it
can also lead to the proliferation of uniformity which stifles individuality
and creativity at the local level.
A Cittaslow is one where the
community chooses to:
- - implement an environmental policy which nurtures the distinctive features of that town or city and its surrounding area, and focuses on recycling & recovery;
- - put in place infrastructure with a focus on environmentally-friendly use of land;
- - preserve the history of a region, the important buildings and historical locations and making sure they are identified, protected and maintained;
- - encourage the use of technology that will improve the quality of air and life in the city;
- - support the production and consumption of organic foodstuffs;
- - protect and promote products which have their roots in tradition and reflect a local way of doing things;
- - encourage learning about food and where it comes from;
- - encourage a spirit of genuine hospitality towards guests of the town or city.
There are now around 100
Cittaslows in the world, mostly in Europe. In March 2007 a delegation from
Cittaslow headquarters in Italy inspected Goolwa in South Australia and the
Blue Mountains, having received an extensive self-assessment from both regions
beforehand. The Australasian Network of Cittaslow was then commenced. When
visiting the Blue Mountains, the delegates experienced our magnificent World
Heritage environment, our diverse cafes and restaurants, vibrant arts
community, historic buildings and unique small businesses, and also met some of
our small producers. It was agreed these were attributes worthy of Katoomba,
Blue Mountains being declared a Cittaslow, with a formal presentation of gifts
and signing of the Cittaslow Certificate by our Mayor, Jim Angel and President
of Cittaslow, Mr Roberto Angelucci, on 16 March 2007, at a Civic Reception.
Cittaslow Cities in Turkey
Akyaka( Muğla), Gökçeada( Çanakkale) Seferihisar (İzmir),Taraklı
(Sakarya),Yenipazar ( Aydın),Yalvaç (Isparta),Perşembe ( Ordu), Vize,(Kırklareli),
Halfeti (Şanlıurfa).
Source: http://www.cittaslow.org.au/
For more readings: http://www.zaman.com.tr/ahmet-turan-alkan/sakin-bir-sehirde-yasamanin-bedelini-odemeye-razi-miyiz_2088642.html
13 May 2013
İSLAM ŞEHRİNİN DOĞUŞU
Şehirleşme
süreci, Islâmi genişlemenin ilk yüzyılında, sadece askerî ve
siyasî konuma bağlı değil, fakat aynı zamanda İslâm inancına da bağlıydı, islâmiyet
esas yapısı itibariyle Musevilik gibi bir şehir dinîdir. Kur'an'ın umumi
bakışı anti-kabilevidir ve şehirleşme yönündedir. Onun terminolojisi açıkça
şehir hayatını ve İslâm'ın yayıldığı ticari ortamı yansıtıyor. Zira Hz.Muhammed
(SAV) de Mekkeliler gibi ticarette tanınmış bir kimseydi. Dolayısıyla Kur'an
genel olarak göçebeliği değil, vahdaniyet anlayışı içerisinde bir müslüman
cemaat organizasyonuna dayanan bir şehir dinîni temsil etmektedir.
Herhalde Max Weber'in Avrupa'da ortaçağ şehirlerinin kuruluşunda
temel bir rol yüklediği kilise ve Hıristiyanlık karşısında13 bir şehir
dini olan İslamiyetin de belirli bir rol oynamasını beklemek çok tabii olmalıdır.
Aşağıda ele alacağımız Islâmiyetin temel kaideleri de bu açıdan şehirleşmeyi
öngörmektedir.
Bunlardan
birincisi namazdır, islâm şehir hayatının en önemli prensibi olan
namaz, cami veya mescitte yapılan bir ibadettir; toplu olarak kılınması teşvik
edilmiştir. Namazın kılınabilmesi için gerekli olan bazı şartlar İslâm şehirlerinin
yapısını büyük ölçüde etkilemiştir.
İkincisi
Hac farizasıdır. Müslüman cemaatinin en büyük halkası olarak tezahür
eder ve herkesi Mekke ve Medine'yi ziyarete yönlendirir.
Üçüncüsü Oruçtur,
İslâm şehirlerinin belki de kendilerini en fazla birlik ruhu içinde hissetikleri
aydır. Geceleri toplu kılınan teravih namazları, Kadir Gecesi'nin kutlanması
ve fakirlere durumu müsait olanların sadaka vermesi şehir atmosferinin
en yoğun olduğu hadiseyi göstermektedir.
Dördüncü
olarak zekat, cemaat hayatının temel direklerinden biridir ve
insanları yerleşik hayat içerisinde cemaat ruhu ile biribirine bağlayan en önemli
unsurdur. Ayrıca bu inanç üzerine bina olan vakıf sistemi ve kurumlaşması
islâm şehirlerinin en önemli hususiyetini teşkil etmektedir.
Kısaca
İslâm çadırda doğmadı, o bedevi hayatın hemen yanında şehir atmosferinde
doğdu. İspanya'dan Türkistan'a kadar geniş bir coğrafyadaki İslam
şehirleri, yapıları ve çeşitli işlevlerinin birbiri ile ilişkisi bakımından büyük
farklılıklar gösterir; ancak paylaştıkları tarihi ve kültürel miras, bütün İslam
kent yerleşimlerini birleştiren bir benzerlik yaratmıştır. Bu ortak paydanın
oluşmasında bir din olarak İslamiyet önemli rol oynamıştır.Öyle ki islâm
için şehir inancın Kalesi oldu. ilk fatihlerin politik ve askerî maksatları
zamanla dinî muhteva içrisinde kayboldu. Fethedilen şehirler de buna
paralel olarak bir Islâmileşme evrimi geçirdiler. Böylece islâm dünyasının
şehir tipleri bulundukları bölgelerin tarihi, coğrafi ve kültürel miraslarının
izleri ile birlikte ortaya çıktılar.
Kaynak: Gül M.2001. İslam Şehrinin Doğuşu. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,6
10 May 2013
What Geographers Do?
Geographers work in many
different areas, such as environmental management, education, disaster
response, city and county planning, community development, and more! Geography
is an interdisciplinary field that offers diverse career opportunities.
What is unique about geography and how does that inform what geographers do?
Geography is the science of place and space. Geographers ask where things are located on the surface of the earth, why they are located where they are, how places differ from one another, and how people interact with the environment. Geography is unique in linking the social sciences and natural sciences together. Geographers also study the relationships between human activity and natural systems. There are two main branches of geography: human geography and physical geography. Human geography is concerned with the spatial aspects of human existence. Physical geographers study patterns of climates, land forms, vegetation, soils, and water.
Geographers use many tools and techniques in their work, and geographic technologies are increasingly among the most important emerging fields for understanding our complex world. They include Geographic Information Systems (GIS), Remote Sensing, Global Positioning Systems (GPS), online mapping such as Google Earth, and others.
Geographic Subdisciplines and Sample Job Titles
To prepare today's students for tomorrow's workforce, the challenge is connecting disciplinary instruction with more general training that yields marketable and valued skills in the modern workplace. The data below identifies geographic and general/transferable skills with corresponding sample job titles.
Geomorphology, Weather and Climate,Biogeography, Natural Hazards, Economic Geography, Political Geography, Cultural Geography, Population Geography, Human Environmental Interaction, Cartography, GIS, Remote Sensing, Regional Geography,Global Perspective...
Source: The Association of American Geographers (AAG),Jobs and Careers, Overview.
URL:http://www.aag.org/cs/jobs_and_careers/what_geographers_do/overview
What is unique about geography and how does that inform what geographers do?
Geography is the science of place and space. Geographers ask where things are located on the surface of the earth, why they are located where they are, how places differ from one another, and how people interact with the environment. Geography is unique in linking the social sciences and natural sciences together. Geographers also study the relationships between human activity and natural systems. There are two main branches of geography: human geography and physical geography. Human geography is concerned with the spatial aspects of human existence. Physical geographers study patterns of climates, land forms, vegetation, soils, and water.
Geographers use many tools and techniques in their work, and geographic technologies are increasingly among the most important emerging fields for understanding our complex world. They include Geographic Information Systems (GIS), Remote Sensing, Global Positioning Systems (GPS), online mapping such as Google Earth, and others.
Geographic Subdisciplines and Sample Job Titles
To prepare today's students for tomorrow's workforce, the challenge is connecting disciplinary instruction with more general training that yields marketable and valued skills in the modern workplace. The data below identifies geographic and general/transferable skills with corresponding sample job titles.
Geomorphology, Weather and Climate,Biogeography, Natural Hazards, Economic Geography, Political Geography, Cultural Geography, Population Geography, Human Environmental Interaction, Cartography, GIS, Remote Sensing, Regional Geography,Global Perspective...
Source: The Association of American Geographers (AAG),Jobs and Careers, Overview.
URL:http://www.aag.org/cs/jobs_and_careers/what_geographers_do/overview
6 May 2013
Dünya Bankası'na Göre Türkiye
Türkiye
Dünya Bankası Grubu’nun (WBG) en büyük orta gelirli ortaklarından birisidir.
735 milyar ABD$ büyüklüğündeki gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) ile Türkiye
dünyanın 18. büyük ekonomisidir. On yıldan kısa bir süre içerisinde, ülkede
kişi başına düşen gelir neredeyse üç kat artarak 10.000 ABD$’nı aşmıştır. 2008
yılında başlayan küresel ekonomik kriz ekonomik büyümeyi yavaşlatsa da, ekonomi
direncini korumuş ve Türkiye’yi bölgedeki diğer ülkelerin dersler
çıkarabilecekleri bir örnek haline getirmiştir. Kriz sonrasında işgücü
piyasaları hızla toparlanmış ve mevsimsel olarak düzeltilmiş işsizlik ve
istihdam oranları kriz öncesi düzeylere gelmiştir.
Türkiye
geçtiğimiz on yıl içerisinde rekabetçilik anlamında önemli ilerlemeler
kaydetmiş ve örneğin Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksinde
16 sıra yükselerek 43. sıraya yerleşmiştir. Aynı dönemde, 1 milyar ABD$’nın
biraz üzerinde olan Yabancı Doğrudan Yatırım (YDY) son beş yılda ortalama 13
milyar ABD$’na ulaşmıştır.
Ayrıca,
2001 sonrasında gerçekleştirilen temel reformlar Türkiye’nin finansal
sektörünün küresel ekonomik krize rağmen nispeten güçlü kalmasına olanak
tanımıştır. Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma teşkilatı (OECD) ülkeleri
arasında kriz sonrasında bankacılık sektörüne kamu desteği sağlamayan tek ülke
olmuştur.
Türkiye’nin
ekonomik görünümü diğer Avrupa ülkelerine ve MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika)
bölgesine göre olumlu olmakla birlikte, ülkenin önündeki en önemli orta vadeli
zorluk, bir yandan büyümeyi ülke çapında daha az volatil ve daha sürdürülebilir
hale getirmek için dış tasarruflara olan bağımlılığı azaltırken, aynı zamanda
üretkenliği ve rekabet gücünü arttırmaktır.
Türkiye,
Avrupa Birliği (AB) ile köklü ancak karmaşık bir ilişkiye sahiptir. AB,
Türkiye’nin en büyük ekonomik ortağıdır ve Türkiye’nin 2011 yılındaki
ticaretinin yüzde 46’sını oluşturmaktadır. Türkiye 1999 yılında
gerçekleştirilen Helsinki zirvesinde tam üyelik için aday ülke statüsüne
kavuşmuştur. Katılım müzakereleri Ekim 2005’te başlamıştır ve bazı siyasi
engellere (Kıbrıs ile ilişkiler dahil olmak üzere) rağmen ilerlemeye devam
etmektedir. Haziran 2011 seçimlerinin ardından, Hükümet AB’ye katılım
sürecini yürüten kurumu bakanlık
statüsüne yükselterek Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kurmuştur. Müktesebatın 13
faslı üzerindeki müzakereler şu anda açık durumdadır.
Türkiye
OECD ve G20 üyesidir ve ikili Resmi Kalkınma Yardımlarının (ODA) giderek daha fazla önem kazanan bir
donörüdür.
Dünya
Bankası Grubu, büyük ölçüde sonuçlara odaklanan bir program uygulaması,
krediler ve teknik danışmanlık hizmetleri yoluyla, Türkiye Hükümeti’ni kalkınma hedeflerine ulaşma yolunda
desteklemeye devam etmektedir. Stratejik işbirliği alanları arasında; özel
sektörün geliştirilmesi, kamu maliyesi, enerji, iklim değişikliği, sağlık,
eğitim, çevresel yönetim ve belediye hizmetleri yer almaktadır.
Kaynak: World Bank, Countries,Türkiye'ye Genel Bakış
3 May 2013
THE MAP OF FACEBOOK
When the data is the social graph of 500 million people,
there are a lot of lenses through which you can view it. One that piqued my
curiosity was the locality of friendship. I was interested in seeing how
geography and political borders affected where people lived relative to their
friends. I wanted a visualization that would show which cities had a lot of
friendships between them.
The map above is the result of his attempts to visualise
where people live relative to their Facebook friends. Each line connects cities
with pairs of friends. The brighter the line, the more friends between those
cities.
When I shared the image with others within Facebook, it
resonated with many people. It's not just a pretty picture, it's a
reaffirmation of the impact we have in connecting people, even across oceans
and borders.
For Furher information visit:
https://www.facebook.com/notes/facebook-engineering/visualizing-friendships/469716398919
Source:https://www.facebook.com/Engineering
BBC:http://www.bbc.co.uk/news/science-environment-11989723
1 May 2013
NUCLEAR ENERGY POLICY IN TURKEY; ESTIMATED RISKS ON AKKUYU NUCLEAR ENERGY PLANT
Estimated Location of Nuclear Power Plants
Almost everything that
happens, happens somewhere. Knowing where something happens can be critically
important (Longley, Goodchild, 2011). As known nuclear power stations
are extremely dangerous kind of energy producing systems. They may destroy or
affect a whole city even a region and break down ecosystems and kill or injure
people in case of any explosion that happen to a nuclear plant. For example,
the Chernobyl accident had the largest short term release from a single source
of radioactive materials to the atmosphere ever recorded in 1986. In addition,
the accident affected three countries and influenced 2,448 103 people
surrounded (Jensen,1994). Therefore decision makers and environmental agencies
should consider those kind of dangers before decide correct place. Turkish
Energy and Natural Resources Minister has decided to establish two nuclear
energy plants where earthquake is low and close to sea. The Minister planned to
choose Mersin and Sinop (Map 1) provinces where have a cost with Mediterranean
and Black sea respectively (Radikal,2005). Because the nuclear power station
need to huge amount water to cool nuclear reactors. Thus generally nuclear
power plants are built near to rivers or seas. Actually these target provinces
are not new, the nuclear power plants have decided to construct in these areas
many times ego by politicians and decision makers.
Project designing and
processing of nuclear stations are required intensively and complex study with
high technological analysis. That’s also means the requirement of skilled and
experienced experts and labors. More importantly, the selection place and
Project designs, construction and processing have to be reliable and high
quality (Palabiyik, Yavas, Aydin,2010). However, Turkey can not afford to
construct these nuclear plants by it’s own human and technological sources
which have not enough developed yet. Thus, Turkey will have to be import
skilled labor and technology from developed countries notably Russia, Japan and
China. In May 2010 , between Turkey and the Russian Federation an agreement was
signed for the construction of nuclear power plants in Mersin-Akkuyu (Republic
Of Turkey,Energy And Natural Resources Minister,2010).
Globalization as contribution of the nuclear energy in
Turkey
According to
estimations, nuclear power plants will be expected to reach at least the level
of 5%. share of electricity consumption by 2020. Firstly, the reason why Turkish
government has strongly persisted on building nuclear power plant is Turkey has
influenced by global trend of nuclear energy, especially by France
and USA. Because , today, there are 441 nuclear reactors in operate in
the world, still 35 ones under construction. Nuclear power provides about 17%
of the world’s electricity (Duffy, 2004). For this reason, globalization is
the main reason that contribute Turkey to establish nuclear
energy power.
On other hand, nuclear
energy tends to be a show of force in terms of political and economical of
well-being. Generally, countries which have nuclear power stations are
developed countries such as, USA, Russia, Fransa and United Kingdom. The recent
Turkish government wants to be a super power in the Middle Eastern and North
Africa regions. Even though, Turkish government explained the nuclear energy
will be built only for energy production, but some groups claim the
nuclear energy plants may construct nuclear weapons.
Does Turkey Need Nuclear Power Energy ?
Secondly, as mentioned
above, Turkey has huge population, still growing very fast, and developing
industrial sector which both required huge amount of energy. As population
grows, the need of energy also increase in same time. In 2007 ,Turkey
consumed much energy that obtained from fossil fuels and it is approximately 90
%of total energy consumption and todays this proportion may slightly changed
(Graph 1). Unfortunately, in this proportion energy that imported is consisted
75 % of total energy consumption. Under that circumstances Turkey is obliged to
find other alternative energy supply. So,nuclear energy seems to be the
most convenient and efficiently energy producing way. Advantageously,
Turkey has rich resources of uranium which can support the nuclear energy
stations.
The cost of nuclear energy plants to local environments ?
Nuclear energy already
contributes to reducing greenhouse gas emissions (OECD, 2000), on other
hand, nuclear energy may not have an affect globally , but have a potential
danger over surrounding area.
As mentioned
before, Sinop and Mersin are cities that chosen for construction of
nuclear energy plants. Now, we start to take a look closely to Mersin and what
are cost of nuclear energy on this city. Also we begin to analyze impacts on
local people and environment as environmentalist perspective.
The nuclear energy
station will be built in the Akkuyu which is a small town of Mersin
province. Indeed, Akkuyu has been argued to be a place for construction
of nuclear energy plant since 1976. Now, a contract has signed between Turkey
and a Russian company to build the plant in the next few years.
The Natural Beauties of Akkuyu Town
Akkuyu is located in the
Mersin province in Mediterranean region of Turkey. The town is located 150 km
distance to west of Mersin city center. Akkuyu is located cost of sea
and far away from earthquake hazards so, that’s conditions make it a target
for nuclear energy plant. Generally, Nuclear plants need huge amount of water
to cool the station and machines. As result of that, wasted or used water
become warm and then this warm water released to back again. The most affected
environment will be the sea ecosystem cycle. That means, it will change
water temperature of coastal sea and may it will damage the fauna and flora
that living in the coastal area.
Moreover, the nuclear
power plant is planned to be built in the valley which has shaped by Zeytinçatağı
stream. This stream does not flow constantly through year , but during
the heavy rainy weather, discharge of stream increase and the water
stream is reaching to sea. Therefore, Zeytincatağı stream will be
contaminated by waste water of nuclear plant, sea water will be polluted
as well.
The Northeastern of Mediterranean
part is very rich in terms of fish feeding and breeding ecosystem zone.
Especially,Akkuyu has a bay which is a significant shelter for both fauna and
flora. The fish species that live in Akkuyu Bay will be decreased
or may go extinct. The fishery activities will decrease, it is directly will
affect the local people. The fishes and algeas are can not live in such a
heated water by Akkuyu nuclear energy station. For example, tuna fish can live
30 minutes in 28 C degree or can be alive 12 hours in 25 C
degree(Kilickaya,1996).
Local environment is
only not only will be harmed by warm water, but also fission activities will
damage the local environment and people. Because, fission activities can have
effect on atmosphere, water cycle,fauna, flora and local people (Kucuk and
Uzun, 1996).
The Northeastern of Mediterranean
part is very rich in terms of fish feeding and breeding ecosystem zone.
Especially,Akkuyu has a bay which is a significant shelter for both fauna and
flora. The fish species that live in Akkuyu Bay will be decreased
or may go extinct. The fishery activities will decrease, it is directly will
affect the local people. The fishes and algeas are can not live in such a
heated water by Akkuyu nuclear energy station. For example, tuna fish can live
30 minutes in 28 C degree or can be alive 12 hours in 25 C
degree(Kilickaya,1996).
Nuclear power station will not only affect Akkuyu
Town, bu also it may have impact upon Mersin Province which has approximately 1
million urban population (TUIK, 2009). Mersin province is one of the
major center of agricultural production owing to it’s mild climate and
productive soils. Mersin is producing main agricultural products of
Mediterranean climate such as, orange, limon, olive and vegetables. Agriculture
sector consists 30 % of the total income of Mersin. So, due to radioactive
wastes and chemical emissions that released by Akkuyu nuclear power station,
the local and regional agricultural activities will be diminished. The chemical
emissions will cause acidic rains which is main issue of damage crops and
reducing the farmland productivity. In this case, both natural environment and
humans will be in danger.
Cenk Levi who
Greenpeace Mediterranean Climate and Energy Campaign responsible, says that
Akkuyu nuclear power plant is just located near to Ecemis Fault Line which is
located North of Taurus Mountains (Greenpeace/Turkey,2012). The nuclear power
plants are very sensitive to earthquake even ultimate modern technology. For
example, Fukushima Nuclear disaster was a series of equipment failures, nuclear
meltdowns, and releases of radioactive materials at the Fukushima I Nuclear
Power Plant, following the Tōhoku earthquake and tsunami on 11 March 2011 (New
Zealand Herald,2011).In this situation, Akkuyu nuclear station will face with
same problem as Fukushima in case of a earthquake shaking. Even though,
government and experts say Akkuyu nuclear station is going to be steady and
safe, but on other hand, environmentalist experts there is no guarantee for any
nuclear plants against the earthquakes. Because a small nuclear emission can
destroy local fauna and flora , even local people by long process or in short
term.
Greenpeace
Mediterranean is one of big and influential environmentalist company that
against construction of Akkuyu Nuclear Energy Plants and also other plants that
planned to be built in further. The company asserts that Akkuyu and surrounding
area are very suitable for wind turbine generator systems. Because, the
region is permanently windy through year. Instead of nuclear power plant, the
government should establish wind turbines in the region.
Responses of local people to Akkuyu Nuclear Power Plant
According to surveys made by
environmentalist companies,in Akkuyu Town and surrounding young people who at
the age of work started to move to provincial centers or near districts such as
Alanya, Antalya and Mersin urban center due to nuclear threat coming in future.
Because they no longer feel safe in the town and about their children’s future.
20 years ego Akkuyu had wide
farmlands and farmer sell their crops to surrounding cities. But now, due to
migration of young people, the demography of town has changed, therefore
agricultural and husbandry in the town considerably have reduced. Because there
are no people to work in farmlands and look for the animals. Mostly old people
who can not work live in the town, as result of that, unemployment rate have
increased in the recent years. Today, local people start to grow crop for their
own needs.
Like most coastal cities near
to Mediterranean Sea, Akkuyu has natural beauties and beaches which is a great
potential for toursim activities. Local people want to use this opportunity and
request investments to tourism in the town. They do not want a nuclear power
plant that will prevent to tourism.
One third of farmlands
of town has taken by government for last 30 years in order to build
nuclear energy plant (Greenpeace/ Mediterranean,2010). State have not allowed
to local people to use this area. That means local people have not able
to grown crops or use in other activities for 30 years. Because of that local
people and also regional people have damaged economically even before
construction of nuclear station.
To date, many environmentalist
movements and local people have protested against the Akkuyu Nuclear Plant many
times. Main ecologists and environmentalist companies like Mediterranean
Greenpeace and Turkey Combating Soil Erosion, Reforestation and the Protection
of Values Foundation (TEMA) have challenged against the nuclear energy. They
say that we do not want to Akkuyu be like Chernobyl.
In conclusion
Turkey is a huge country
with high energy consumption, fast growing population and industrialized
economy. Therefore,Turkey need a huge energy production that can meet
consumption. As result trend of global movement of countries over nuclear
energy, Turkish government has tried to establish nuclear energy plants
last decades. Unfortunately, these nuclear energy stations will damage the
local people and local natural environment, also will be risk for surrounding
towns and region. Even now, Akkuyu Nuclear Power Plant has already started to
affect the local people in Akkuyu Town in terms of economical and demographical
problems.
28 Nis 2013
Climate Change
Climate Change is one of the biggest development challenges
of our times. The effects of a changing climate further complicate the world’s
efforts to adequately address food security, water insecurity and energy needs.
Recent data suggests that the mean global land temperature has risen almost one
degree Celsius since preindustrial times, with massive loss of arctic ice,
extreme heat waves with record high temperatures, and decreased and changing
rainfall patterns. This is being called the “make-or-break” decade; actions
taken now could make the difference to how warm our planet will become. Action
and collaboration of all countries is required; without such action, it is
unlikely that the global community will achieve the emissions reductions needed
to mitigate the current climate scenario, and the costs of adapting to the
changing climate will have to be borne by future generations.
As emerging climate change mitigation instruments are being
established, countries are taking on the task to move their economies to low
emissions and climate change resilient Growth. Available technology, combined
with strategic planning and adequate financing, can potentially reverse climate
change impacts. But decision-makers are not always aware of the need for
changing strategies or policies and investments. Also, development
practitioners are not always equipped with the tools, or have access to the
resources, or are even connected to good practices that can adapt well to local
conditions.
Source: The World Bank,Climate Change,Overview.
URL:http://wbi.worldbank.org/wbi/about/topics/climate-change
27 Nis 2013
Dünya'nın çekirdeği 'çok daha sıcak'
Yeni ölçümler, Dünya’nın çekirdeğinin tahmin dilenden daha sıcak olduğunu, 6000 santigradı bulan Güneş'in derecesiyle aynı ısıda olduğunu ortaya koyuyor.
Çekirdekteki katı demirin kristalleşmiş bir yapısı var ve
sıvıyla çevrili. Ama demirin kaç derecede kristalleştiği uzun zamandır
tartışılan bir konu.
Science (Bilim) dergisine göre, demirin nasıl kristalleştiği
ve eridiğinin anlaşılması için yapılan deneylerde, ufak demir parçalarına
yüksek basınçla röntgen taraması yapıldı.
Depremlerden sonra yerkürenin etrafında oluşan sismik
dalgalar, katmanların kalınlıkları ve derinlikleri hakkında büyük oranda bilgi
verebiliyor ama ısısı hakkında aydınlatmıyor.
Isı ile ilgili çalışmalar yalnızca yeryüzünün katmanlarını
gösteren bilgisayar modellemelerinde veya laboratuvarlarda yapılabiliyor.
Çekirdeğin ısısının tespit edilebileceği ‘demirin
kıvrımları’ üzerinde 1990larda yapılan ölçümlerde, ısısı 5000 santigrat
civarında çıkıyordu.
Fransız araştırma merkezi CEA’da çekirdeğin ısısıyla ilgili
araştırmaları yürüten Dr. Anges Dewaele, “Bu tip ölçümlerin daha başlangıcıydı
ve ısının yeryüzüne sıkıştırılmasıyla ilgili ilk tahminleri yapmışlardı” diyor.
BBC’ye açıklamalarda bulunan Dewaele, “Bazıları da
bilgisayarlarla farklı hesaplar, ölçümler yapmışlardı. Birbirimizle fikir
birliğinde olmamamız bizim alanımız için iyi bir durum değildi” yorumunu
yapıyor.
Çekirdek’in derecesi, gezegenimizin hiçbir zaman
ulaşılamayacak iç tabakası ile ilgili birçok araştırma alanı için ve
depremlerden, yeryüzünün manyetik alanına kadar anlaşılmayı bekleyen birçok
bilim dalı için önem taşıyor.
Dr. Dewaele, “Jeofizikçilere, deprembilimcilere, jeodinamik
araştırmacılarına cevap vermemiz gerekiyor. Bilgisayar modellemelerini
zenginleştirmek için bazı verilere ihtiyaçları var” dedi.
Araştırma ekibi, dünyanın en yoğun röntgen ışınlarının
bulunduğu Avrupa Senktron Radyasyon Tesisi’nde 20 yıl önce yapılan ölçümlere
ulaştı.
Çekirdeğin çevresine, deniz seviyesinden daha yoğun olan
baskıya benzer bir basınç uygulamak için elmas örs hücre denilen cihaz
kullanıldı.
Ekibin kullandığı demir parçalarına önce yüksek basınç
uygulandı ve yüksek ısılı lazer kullanıldı. Bilim insanları, kırınım
(difraksiyon) yaratmak için röntgen ışınlarını devreye soktu. Röntgen
ışınlarını demir atomların çekirdeklerinden yansıtıp demirin katıdan sıvıya
dönüşümü boyunca ne gibi değişimler olduğu gözlendi.
Kırınım sayesinde, demirin erimesi bilim insanlarının ilk
deneylerde göremediği ayrıntıları ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, çekirdeğin ısısının Güneş’in ısısından
yaklaşık 500 derece düşük ve ortalama 6000 santigrat olduğunu söylüyor.
Kaynak: BBC Türkçe
ÇARPIK KENTLEŞME NEDİR?
Gecekondu kavramı 1950'lerden itibaren ivme kazanan köylerden
büyük kentlere göç ile birlikte ortaya çıkmıştır1. Gecekondular ilk önceleri
kentlerin iş merkezlerine yakın ve çoğunlukla dere yatağı, dik yamaç gibi coğrafi olarak
dezavantajlı arazilerde derme çatma barakalar olarak yapılmışlar, ve zamanla kentlerin
çeperlerini saran ve sürekli genişleyen halkalar halindeki düşük yoğunluklu, ve alt yapı
ve servisler açısından yetersiz mahallelere dönüşmüşlerdir. “Gecekondulu” bu konut çevresinin
insanıdır (Erman, Tahire, 2004) .
ÇARPIK KENTLEŞMENİN NEDENLERİ?
Hızlı kentleşme, acaba neden hızla
çarpık kentleşmeye dönüştü?
Nedenleri kısaca özetleyelim:
• Şehre göç Türkiye'de her türlü
tahminin üstünde bir hızla gerçekleşmiştir ve devam etmektedir. Hükümetler,
Türkiye çapında doğru ve gerçekçi yerleşme kararları almamış ve uygulamamıştır.
Göç zorlaştırılacağına özendirilmiştir. İmar afları, arsa dağıtıp tapu vermeler
hep özendirici olmuştur.
Artık kente sadece iş ve aş için
değil, kent toprağının yağmalanması için de gelinmektedir.
• Planlar yapılmıştır; ancak bu planlar
anormal büyüyen nüfusun ve ihtiyaçların gerisinde kalmış, kentleşme planlamayı
izleyeceğine, planlama kentleşmeyi izlemiştir. çoğu kez de planlama, kaçak
yapılaşmayı yasallaştırmak için kullanılmıştır.
• Siyasi irade hemen hiçbir zaman
planlamayı yeterince ciddiye almamıştır. Ana kararları Devlet politikasıyla
saptanmamış planlar, yönetimlerin kendi politik görüşleri doğrultusunda,
otorite boşluğundan yararlanan keyfi uygulamalara dönüşmüştür.
• Değişen yönetim kadroları, daha
önceki bilgi ve deneyim birikiminden yararlanmak yerine, yeniden fikir üretmeye
çalışmışlardır.
• Böylece, kentleşme-planlama
konularında da ülkenin hemen tüm konularında olduğu gibi süreklilik
sağlanamamış, bir başka deyişle ortak bilinç oluşmamıştır.
• Planlama ile başarıya ulaşamayıp
kentler yaşanmaz hale gelince siyasi iradenin günlük, keyfi, operasyonel
müdahalelerine başvurulmuştur: Menderes ve Dalan imar hareketleri gibi. Ancak
bu hareketler, benimsenmiş planlara dayanmadığı için inandırıcı olamamış,
benimsenmemiş, sonuçta toplumsal muhalefetle karşılanmıştır.
References
- Erman, Tahire (2004) ‘Gecekondu Çalışmalarında 'Öteki' Olarak Gecekondulu Kurguları’ EuropeanJournal of Turkish Studies, Thematic Issue N°1 - Gecekondu, URL: http://www.ejts.org/document85.html
- Hasol D.(1992).Geleceğe Bırakmakta olduğumuz Korkunç Miras: Çarpık Kentleşme. Yapı Dergisi Sayı:115.http://www.doganhasol.net/Articles/gelecege-birakmakta-oldugumuz-korkunc-miras-carpik-kentlesme_10661.html
26 Nis 2013
ADVANTAGES AND DISADVANTAGES OF GLOBALIZATION
ADVANTAGES OF GLOBALIZATION
1-Goods
and people are transported with more easiness and speed.
2-Free
trade between countries increases.
3-Environmental
protection in developed countries has been increased.
4- Information and money flow more
quickly than ever.
5-Increased liquidity of capital allowing investors in developed
nations to invest in developing
nations.
6-International travel and
tourism increases.
7-Globalization
helps to reduce poverty and increase living standards.
8-Globalization
leads to better cultural understanding and tolerance.
9-The
flexibility of corporations to operate across borders increases.
10-Global
mass media connects people across the world.
DISADVANTAGES OF GLOBALIZATION
1-Globalization
damages small cultures which are in risk of being extinct.
2-Business
requires being in a more rigorous and challenging competitive atmosphere to
maintain continuity and development.
3-One
crucial social aspect is the risk and danger of epidemic diseases which can
easily be spread as the
mode transportation is easier and
faster.
4-Wars
can easily spread amount countries.
5-Economic
crises hit most of countries.
6-Naturel
sources where in developing countries are exploited by developed countries.
7-Developed
countries pressure on the local governments in less developed countries.
8-Harder
for Smaller businesses to establish themselves against the powerful
bussiness.
9-Income
generated in Host country is not always spent in the same country - money
earned from supplying cheap call centres in india will not be spent in india
but maybe in UK or US.
10-Internationa
migrations have increased both legal and illegal ways in order to find jobs.
24 Nis 2013
Kâtip Çelebi
Kâtip
Çelebi, XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden
en önemli simalarındandır. Tarih, coğrafya ve bibliyografya alanlarında önemli
eserler vermiş bir Osmanlı bilginidir. Eserlerinin değeri ve önemi dolayısıyla
gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batı’da büyük ilgi uyandırmıştır.
XVII.
yüzyıl Osmanlı ilim ve kültür hayatına âdeta damgasını vuranKâtip Çelebi,
Türkiye’de olduğu kadar Batı dünyasında da büyük takdir ve şöhret kazanmış,
eserlerinden hayranlık derecesine varan ifadelerle bahsedilmiştir. Kâtip
Çelebi’nin çeşitli eserleri ve özellikle Keşfü'z-zunûn anil-esâmi ve'l-fünun
Batı’da İslam araştırmaları yapan hemen herkesin müracaat ettiği temel başvuru
eseri olduğu gibi Bibliothéque Orientale üzerinden genel olarak bir
ansiklopedi, özel olarak da bir İslam ansiklopedisi düşüncesinin doğmasında
önemli etkide bulunmuştur. Onun eserlerinin bir kısmının çeşitli Batı dillerine
tercümesi bunun sonuçlarından biridir.
Kâtip
Çelebi, yaşadığı hayatın ve devletin önemini kavrayarak kendi toplumunu ciddiye
almıştır. Bundan dolayı hakkında yazı yazdığı hemen her konu o gün yaşanılan
bir sıkıntıya cevap olmak üzere kaleme alınmıştır. Bu yüzden Kâtip Çelebi aynı
zamanda yaşadığı döneme şahitlik yapmış bir düşünürdür. O’nu yaşadığı dönemdeki
düşünürlerden ayıran diğer önemli bir özeliği de ilmin toplumsal hayatın devamı
açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamasıdır. Gerçeği arayıp bulma
endişesi, fikirlerini savunmadaki cesareti, taassubun bütün şiddetiyle ayakta olduğu
bir devirde, ihtilaf ve tartışma konularını tarafsız bir hâkim gibi ele
alışıyla devrinin diğer âlimlerinden ayrılır. Yaşadığı çağın bilim anlayışının
dar sınırları içinde kalmayarak, dünyanın yuvarlak olduğuna kanıtlar arayan ve
batıdaki astronomi araştırmaları üzerine yazılan eserleri çeviren Kâtip Çelebi,
döneminin şartlarını aşan bir bilim dünyasının ilk yaratıcılarından biridir.
Kâtip
Çelebi, Mîzânü'l-Hakk fi ihtiyâri'l-Ahakk adlı eserinde karşıt düşüncelere
hoşgörüyle bakılmasını öğütler. Din bilginlerinin kendi aralarındaki şiddetli
tartışmalarının temelsizliğini ve zararlarını vurgular. Kâtip Çelebi, hem
önemli eserler vermiş hem de medresenin egemenliğindeki düşünce dünyasının
dışında görüşler ileri sürmüş bir bilgindir. Batı kaynaklarının önemine dikkati
çekmesi, Latince öğrenmeye çalışması, bu dilden eserler çevirmesi, Doğu
kaynaklarına eleştirel bir gözle bakması bile dönemine göre çok ileri
adımlardır.
Coğrafya
Alanındaki Eserleri
1.
Cihannüma
2.
Levâmiu’n-nur fi zulmeti Atlas Minur
3.
Müntehab-ı Bahriye (Kitab-ı Bahriye)
23 Nis 2013
Gelecekteki İklim
Bugün hemen bütün iklim bilimciler tarafından, dünya iklimi sisteminde bir bozulmanın olduğu kabul edilmektedir. Doğal dengenin bozulmasına neden olan insanların, gerekli önlemler alınmadan çeşitli etkinliklerinin devam etmesi hâlinde iklimdeki bu bozulmaların artarak, sonucu çok ürkütücü olan, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin yaşanacağı kesin olarak vurgulanmaktadır. Çünkü beşerî nedenlerle, atmosferdeki sera gazı birikimlerindeki ve partiküllerdeki artış, doğal
çevrenin tahribi, ozon tabakasındaki incelme, küresel boyutta sıcaklık artışına neden olacaktır.
Gelecekte görülebilecek iklim değişikliği ile ilgili olarak, çeşitli kaynaklarca daha çok sera gazı emisyonlarının dikkate alındığı, senaryolar üretilmektedir. Bunlar çeşitli matematiksel iklim modellerine yüklenmesiyle ortaya çıkan sonuçlar, iklimde başlayan değişikliklerin gelecekte de süreceğini göstermektedir.
Kaynak: Öztürk, K.2002.Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri.G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22:1 .p. 47-65
21 Nis 2013
İBN HALDUN’UN SEHRE BAKISI
Birçok bilim dalı ve bunlarda uzmanlasmıs bilim adamları
tarafından ele alınan sehir konusu, Ortaçagda yasamıs ve çesitli bilim dallarına
yönelik olarak kendine özgü degerlendirmeleri olan İbn Haldun tarafından da ikkatlice gözlemlenmisve degerlendirilmistir.Bu gözlem ve degerlendirmelerden su
sonuçlar çıkarılmıstır.
1. Her seyden önce düsünürün, sehirlerin ilk ortaya çıktıgı yerlerde gezmis ve inceleme yapmıs olması, ürettigi bilgilerin degerini arttırmıstır. Akdeniz havzasının güneyindeki (bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas), dogusundaki (Ürdün, Suriye, ve Filistin’in bulundugu yer) ve kuzeybatısındaki ( spanya) sehirlere ait gözlem ve degerlendirmelerde bulunmus, devletler için ileri sürmüs oldugu kurulus, gelisme ve yıkılıs dönemlerinin varlıgını sehirler için de geçerli oldugunu söylemistir.
2. Sehirlerin ve sehirsel hayatın (hadara) özellikleri ile
kırlar ve kırsal yasamın (bedevi ) özelliklerini belirlemeye çalısmıs, gezip gördügü
ve inceledigi sehir ve kırların karsılastırmasını yapmıstır (Afrika kıtasının kuzeyindeki
sehir ve kır yerlesmeleri ile İspanya-özellikle
Endülüs- sehirleri ve kırlarını).
3. Karsılastırmalar yaptıgı yerlesmelerin çesitli
özelliklerini göz önünde
bulundurarak, yerlesmeleri modern anlamdaki fonksiyonel
sınıflandırmaya uygun olarak iki
bölüme ayırmıstır. Bunlar çagdas sınıflandırmada kır
yerlesmelerinin karsılıgı olan bedevi
yerlesme ve hayat tarzı ile sehir yerlesmelerinin karsılıgı
olan hadara yerlesmeler ve hayat tarzı.
Bu baglamda bilim dallarının bugün ulastıkları seviyenin,
geçmisten günümüze kadar yasamıs oldukları serüvenin bir sonucu oldugunu
düsünerek, cografyada önemli bir konu olan Yerlesme Cografyası’nın bilimsel baslangıcını,
Ortaçagın bu ufku genis
düsünürüyle baslatabiliriz.
4. Yerlesmelerin bugün sınıflandırılmasında kullanılan
ölçütlerle Ortaçag’da yasamıs bir düsünürün ölçüt kabul ettikleri arasında önemli
derecede benzerlik oldugu açıga çıkar. Genel bir degerlendirme ile bugün ölçüt olan;
nüfus miktarı, ekonomik fonksiyon farklılıgı, planlama ve fizyonomi farklılıgı ile
yönetim kriteri İbn Haldun tarafından da yerlesmelerin sınıflandırılmasında belirleyici
olarak kabul edilmistir.
5. Bu ölçütlere ek olarak sehirlerin birer egitim ve kültür merkezi olmaları günümüzde üzerinde durulan önemli bir noktadır. Düsünür de sehirlerin bu özelligine dikkat çekmistir.
5. Bu ölçütlere ek olarak sehirlerin birer egitim ve kültür merkezi olmaları günümüzde üzerinde durulan önemli bir noktadır. Düsünür de sehirlerin bu özelligine dikkat çekmistir.
6. Yaptıgı gözlemlerden sonra, sehirlerin karsılastıkları
sorunlar, ekonomik canlılıgı, ticari islemleri, sanayinin gelismesi, sehrin
çevresi ile arasındaki mal ve hizmet alıs verisi, enerji kaynakları ve su ihtiyacının
karsılanması ile Ortaçag sehirleri için savunma kolaylıgı, sehir ve dogal çevre arasındaki iliskide
hava ve iklim özelliginin, çevresiyle ulasım kolaylıgının herhangi bir yerde sehir
kurulması için gereken önemli kosullar oldugunu belirlemistir.
7. Sehir ile uygarlık düzeyinin ulasabilecegi en son seviye
arasında önemli bir bag bulundugunu ifade eden düsünür, sehirlerin gelismesinin
medeniyetin (umran) gelismesini hızlandırdıgını, karsıt durumda ise sehirlerin gerilemesinin
veya gelisiminin durmasının medeniyetin de gerilemesine veya hızının düsmesine neden
olur diyerek; sehir ve medeniyetin birbirinin tamamlayıcısı olduguna vurgu
yapmıstır.
8. Bugün sehirlerde var olan ve sehrin gelisiminde önemli
derecede katkısı bulunan askeri fonksiyonlara dikkat çeken düsünür, askerlik
mesleginin sehirler için en önemli üç ekonomik faaliyetten bir tanesi olarak
degerlendirmistir.
9. Düsünür sehirlerde yasayan insanların ekonomik faaliyet
olarak tarımdan daha çok ticaret, sanayi (hüner, zanaat) ve hizmet sektöründe
çalıstıklarını belirtmis; tarımda çalısanların az yada bulunmadıgını söyleyerek sehirlerin
bugünkü degerlendirmelerinde alınan özelliklere benzer özelliklere vurgu yapmıstır.
Kaynak :Elmacı S. and Bekdemir Ü.(No Date)Cıty In Islamic Woırld in the Middle Ages: Ibn Khaldun’s View of City.Eastern Geographical Review 19.
19 Nis 2013
Afet Nedir ?
(Eren 1998). Afet
insanlığın var oluşundan beri insanların
sosyo-ekonomik, sosyo-psikolojik yapılarını etkileyen, değiştiren
bir olgu olduğu için büyük önem arz ederken, gelişen
sanayileşme ile birlikte insanoğlunun maruz kaldığı afet
sayısı da günden güne artmaktadır.
En genel tanımla
insanlar için fiziksel ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran,
normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya
kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen
doğal, teknolojik
veya insan yapısı kökenli olaylara afet denilmektedir
(Ergünay 1996).
Afet doğal
olabildiği gibi teknolojik ve insan yapısı da olabilmektedir.
Deprem, volkan patlaması, heyelan,kaya ve çığ
düşmesi, fırtına, kasırga, su baskını gibi afetler
doğaldır. Nükleer
veya kimyasal kazalar teknolojik afetlere örnektir.
Orman yangınları, salgın hastalıklar ve savaş ise insan
yapımı afete örnektir.Afetin büyüklüğü
ise genel olarak, bir olayın meydana getirdiği can
kayıpları, yaralanmalar, yapısal hasarlar ve
yol açtığı sosyal
ekonomik kayıplarla ölçülmektedir. Bu değişik kavramlar
içerisinde en kutsalı ve en önemlisi
insan canı olduğu
için, kamuoyunda afetin büyüklüğünü yol açtığı can
kaybı ve yaralanmaların büyüklüğü ile değerlendirmek
eğilimi vardır.
Afetin büyüklüğüne etki eden ana faktörleri ise aşağıdaki gibi özetlemek
mümkündür:
2. Olayın
yerleşme alanlarına olan uzaklığı,
3. Fakirlik ve
az gelişmişlik,
4. Hızlı nüfus
artışı,
5. Tehlikeli
bölgelerdeki hızlı ve denetimsiz sanayileşme,
6. Ormanların ve
çevrenin tahribi veya yanlış kullanımı,
7. Bilgisizlik
ve eğitim eksikliği,
8. Toplumun afet
olaylarına karşı önceden alabildiği koruyucu ve
önleyici önlemlerin ulaşabildiği düzey.
Bu faktörlerden
ilk ikisi, yani olayın fiziksel büyüklüğü ve yerleşme
merkezlerine uzaklığı dışında kalanların hepsi doğal
kökenli değil, insan faaliyetleri kökenlidir.Demek ki,
afetlerin büyüklüğü, çok önemli ölçüde insan faaliyetlerinin
doğru ve yanlış yönde gelişmesine paralel olarak artmakta
veya azalmaktadır (Ergünay 1996).
Kaynak : Arca D.2012.Afet Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama.Karaelmas Fen ve Mühendislik Dergisi.2 (2), 53-61,
18 Nis 2013
Antartika’da Vostok Gölünde 15 Milyon Yıllık Bakteri Bulundu
Rus araştırmacılar, Şubat 2012’de tamamlanan sondaj çalışmasında,
Antarktika’nın en büyük yeraltı gölü olan 3769 metre derinlikteki Vostok
Gölü’ne ulaşmayı başarmıştı. Rus bilim insanları, gölden alınan
numunelerde, bugüne kadar Dünya’da izine başka bir yerde rastlanmamış
bir canlı türü bulduklarını belirtti.
RIA Novosti haber ajansına açıklama yapan St. Petersburg Fizik
Enstitüsü’nden Sergei Bulat, “Bulduğumuz bakterinin bugüne kadar
tanımlanmamış olduğunu belli bir sınıfı bulunmadığını söyleyebilirim”
dedi.
Bakterinin DNA’sı üzerinde yapılan analizler, canlının genetik
yapısının yüzde 86’sının, bilinen bakterilerden farklı olduğunu ortaya
koydu. Bulat, elde edilen bulguların, ‘bakterinin yeni bir canlı türü
olduğuna işaret ettiğini’ söyledi.
YENİ NUMUNELER TOPLANACAK
Sahip olduğu jeolojik özellikler sayesinde Jüpiter’in uydusu Europa ile Satürn’ün uydusu Enceladus’un coğrafi özelliklerini anlamak için de büyük önem taşıyan Vostok Gölü, milyonlarca yıl boyunca çok farklı jeo-kimyasal süreçlerden geçti. Üzerindeki buzul tabakası, Vostok Gölü’nün en azından 400 bin yıllık bir paleoiklim süreçten geçtiğini ortaya koyarken, bilim insanları gölde bugüne kadar izine rastlanmamış canlı türleri bulunabileceğini belirtmişti.
Sahip olduğu jeolojik özellikler sayesinde Jüpiter’in uydusu Europa ile Satürn’ün uydusu Enceladus’un coğrafi özelliklerini anlamak için de büyük önem taşıyan Vostok Gölü, milyonlarca yıl boyunca çok farklı jeo-kimyasal süreçlerden geçti. Üzerindeki buzul tabakası, Vostok Gölü’nün en azından 400 bin yıllık bir paleoiklim süreçten geçtiğini ortaya koyarken, bilim insanları gölde bugüne kadar izine rastlanmamış canlı türleri bulunabileceğini belirtmişti.
Rus araştırmacılar, ‘bilinmeyen bakterinin’ bulunmasının ardından,
Mayıs ayında gölden yeni numuneler alarak yeni analizler
gerçekleştireceklerini belirtti.
Yaklaşık 250 kilometre uzunluğundaki Vostok Gölü’nden alınan ilk
numuneleri taşıyan Rus araştırma gemisi Akademik Fyodorov, Mayıs 2012’de
St. Petersburg kentine ulaşmıştı. 50 kilometre genişliğinde ve 800
metre derinliğindeki Vostok Gölü, Antarktika’daki kendisi gibi 145
yeraltı gölünden de tamamen izole olmasıyla çok farklı bir jeolojik ve
coğrafi özelliğe sahip.
‘OLAĞANÜSTÜ CANLILAR’
Vostok Gölü’nün çoksayıda organizmaya ev sahipliği yapma olasılığını artıran bir diğer özellik, gölün oksijene aşırı doymuş olması. Göldeki oksijen oranı, dünyadaki tatlı su gözllerindeki oksijen oranının neredeyse 50 katı.
Vostok Gölü’nün çoksayıda organizmaya ev sahipliği yapma olasılığını artıran bir diğer özellik, gölün oksijene aşırı doymuş olması. Göldeki oksijen oranı, dünyadaki tatlı su gözllerindeki oksijen oranının neredeyse 50 katı.
Gölün özellile mineral zengini derinliklerinde yeni canlı türleri
bulmayı uman araştırmacılar, bu canlıların ‘olağanüstü şartlara uyum
sağlamayı başarmış’ olacağına dikkat çekti.
40 YILLIK ÇALIŞMA
Ruslar, Vostok Gölü’nün dibinde bulunan ve 40 yıldır faaliyet gösteren Vostok İstasyonu’ndaki çalışmalarının meyvelerini uzun yıllar sonra toplamaya başladı. Araştırmacılar, Vostok Gölü’nün üzerini örten kilometre kalınlığındaki buzul tabakanın, en az 1 milyon yıllık olduğunu tahmin ediyor.
Ruslar, Vostok Gölü’nün dibinde bulunan ve 40 yıldır faaliyet gösteren Vostok İstasyonu’ndaki çalışmalarının meyvelerini uzun yıllar sonra toplamaya başladı. Araştırmacılar, Vostok Gölü’nün üzerini örten kilometre kalınlığındaki buzul tabakanın, en az 1 milyon yıllık olduğunu tahmin ediyor.
Yıllar boyunca yer yer Mars’taki soğukları bile aşan hava
sıcaklıklarında (-72 civarı) çalışan Rus bilim insnaları, Vostok
Gölü’ndeki sondajı sürdürebilmek için büyük zorluklara katlandı.
Gereken yakıt ve gıda, 1500 km’lik mesafelerden getirilirken, kara
üzerinde traktörlerle getirilen malzemeler teknik arızalar nedeniyle sık
sık gecikmelere neden oldu. Rus araştırmacılar, Vostok Gölü’nü ve
sakladığı potansiyelini ilk keşfedenler olarak, uzun çalışmalar
sonucunda bilim dünyasına milyonlarca yıldır saklanan bulgular sunmaya
başladı.
Antarktika, dünyanın sahip olduğu temiz su kaynaklarının yüzde 70’ini
barındırıyor. Bu suyun yüzde 90’ı, Doğu Antarktika buzulunda yer
alıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
HAVZA KAVRAMI Havza (basin, İng.) kavramı son zamanlarda önem kazanmış, bu alanda yapılan çalışmalar artmıştır. Havza, sadece coğrafyac...
-
Coğrafya Enstitüsü Dergisi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü tarafından yayınlanmıştır. Dergi, ilk sayısı...