2 Ağu 2014

THREE ICONS OF LONDON CITY (LONDRA ŞEHRİNİN ÜÇ SİMGESİ)

LONDRA'NIN ÜÇ SİMGESİ

Three icons of London City: Big Ben clock tower, red telephone box and Londondouble-decker bus.

London with a cloudy day and crowd of people. 

Photo is taken by Rauf Belge.



8 May 2014

KASTAMONU'NUN ÇOK FAZLA GELİŞMEYEN BİR ŞEHİR OLMASININ NEDENLERİ

Kastamonu Cumhuriyet tarihinden bu yana ekonomik gelişmeyi sağlayamadı. Kastamonu’nun altyapıya yönelik kamu yatırımlarından özellikle 1950’lili yıllardan sonra gerektiği gibi yararlanamadığını ve devletin ekonomik politikaları daha çok başka bölgelere odaklanmıştır. İl ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır. Gayri sâfî hâsılanın % 40’ı tarımdan sağlanır. Sanayi son yıllarda gelişmeye başlamıştır. Ormancılık gelişmiştir.
Kastamonu’nun yüzölçümünün % 74.6’ sı dağlık ve ormanlık, % 21.6’sı plato, % 3.8’i ovadan oluşmaktadır. Kastamonu ili çoğunlukla engebeli arazilerden oluşmaktadır, ilin kuzeyinde Batı Karadeniz Dağları bulunmaktadır. Karadeniz sahiline paralel olarak İsfendiyar (Küre) Dağları il merkezinin kuzeyinde, güneyinde ise yine doğu batı uzantılı Ilgaz dağları yer alır. Bu nedenle de Kastamonu’nun modern tarıma elverişli bir il değildir, çünkü ekim alanları ve ovalar çok azdır. Modern tarımın uygulanamaması il ekonomisini olumsuz yönden etkilemiştir.  Ekime müsait yerler ancak akarsu vadileridir. Vadilerde sulama yapılabilmekte ise de, engebeli arazide sulama yapmak mümkün olamamaktadır. Yer şekillerinin engebeli olması, gübre ve modern araç kullanılmasını zorlaştırmaktadır.  Sebzecilik az gelişmiştir, ancak vadi etrafında küçük ovalarda göze çarpar. Tarımın yeterince gelişmemesi nedeniyle, hayvancılık büyük bir gelişme göstermiştir.
Kastamonu ilinde madencilik önemli ölçüde gelişme göstermediği için, madenlere bağlı sanayi de az gelişme göstermiştir. Bu nedenle sanayi daha çok orman ve tarıma dayalıdır. Sanayiye bağlı olarak da, şehirleşme oranı az olmasına ve hizmet sektörünün gelişememesine sebep olmuştur.
Dağların denize paralel uzanması Kastamonu şehir ekonomisi açısından bir engel oluşturmaktadır. Bu durum kıyı ile iç kesim arasındaki etkileşimi olumsuz yönden etkilemektedir. Dağların denize paralel olması ile beraber yükselti hemen kıyı bölgeden başlamaktadır. Bu durum kıyı bölgelerinde büyük ovalarında yer almamasında, buna bağlı olarak kıyı şeridinde şehirleşme, balıkçılık, modern tarım, deniz ve karayolu ulaşımı ve sanayi gibi beşeri unsurlar fazla gelişememiştir.
Kastamonu’nun az gelişmesinde diğer bir etken ise kentin sahip olduğu coğrafi konumdur. Kastamonu ulaşım coğrafyası açısından zayıf kalmıştır, çünkü İstanbul ve Ankara karayolu ulaşımına göre sapada kalmıştır. Doğu- istikametinde olan E-80 bağlantı yolu ve D-100 karayolları Kastamonu’nun güney kısmından geçmektedir.  Bilindiği gibi önemli yol güzergahlarında bulunan kentler ekonomik yönden büyür ve ayrıca ekonomik çeşitliliği de artar. Yer şekillerinde dolayı ulaşım genellikle doğu-batı ekseninde bir akış göstermektedir. Ayrıca il dâhilinde karayolu güzergâhları da yetersizdir. Kastamonu’da yeni açılan havaalanı, kenti ulaşım coğrafyası açısında bir gelişme sağlanması beklemektedir.
Ayrıca Kastamonu İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlere yakın olması nedeniyle, bu kentlere olan göçü Cumhuriyet tarihi boyunca giderek artmıştır.  Ekonominin sönmesiyle Kastamonu’nun büyük bir göç verme sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. İl, çok geniş bir alanı kapsamasına rağmen 2013 ‘de sahip olduğu nüfus sadece 133 bindir. Kastamonu, ülkemizin en çok göç veren illeri arasında yer alıyor, günümüzde yaklaşık 1,5 milyon Kastamonulu İstanbul’da yaşıyor.  Ekonomik yönden az gelişmişlik, ekonomisine yansıması da göç vermek şeklinde olmuş, insanlarımız ne yazık ki doğdukları yerde değil doydukları yerde yaşamaya mahkum olmuşlardır. Bu göçler, ekonomik gelişmenin en önemli olan insan unsurunu kaybedilmesine sebep olmaktadır.
Kastamonu sınırları içerisinde yer alan İnebolu Limanı kapasitesi ve hinterlandı bakımından az gelişmesi nedeniyle, il ekonomisine yeterince katkıda bulunamamıştır. İnebolu Limanı, Ankara ve çevresine en yakın mesafeli liman olmasına rağmen, limanın hinterlant alanı çok küçük olmasından dolayı çok fazla gelişme gösterememiştir. Limana ait son 5 senelik istatistiki bilgilere göre, limana gelen gemi sayısı yalnızca 1175’dir. Deniz ulaşımı için genellikle diğer limanlar kullanılmakta, örneğin Türkiye’ye gelen ve giden gübre için sadece Samsun limanı kullanılmak zorunda kalınmıştır. Kuzey-güney istikametinde olan ulaşım, fiziki nedenlerden dolayı çok gelişmemiştir. İnebolu-Kastamonu-Çankırı devlet yolu Kastamonu’yu Karadeniz ve İç Anadolu’ya bağlamasında rağmen, bu güzergah fazla gelişmemiştir.
Sonuç olarak, Kastamonu ilinin az gelişmiş olmasında daha çok fiziki koşullar olmaz üzere beşeri unsurlar da etkili olmuştur.  İklimsel ve fiziksel koşullar, hayvancılık ve ormancılık sektörlerini gelişmesini sağlarken, şehir dahilinde ulaşım ve etkileşimi olumsuz yönde etkilemiştir. Bu olumsuzluklar şehir ekonomisinin fazla gelişememesine ve kentten dışarı göç vermesine sebep olmuştur.
Faydalanılan Linkler;
tr.wikipedia.org/wiki/Kastamonu 
maps.google. com

haber7.com, Bakan Zeybekçi’den Kastamonu için çağrı, Ekonomi, İş Dünyası. 

18 Nis 2014

Lojistik Köylerin Yerleşmeler Üzerine Etkisi: Yenice Örneği


Ticaret akışlarını rasyonelleştiren bütünleşmiş hizmet sağlayan, ulaştırma türlerini birleştiren, katma değerli hizmetler veren ve şehir tıkanıklığını önlemeye çalışan ulaşım hareketlerin toplandığı yer olan lojistik köy kavramı ilk olarak ABD’de endüstrinin gelişmesiyle doğmuştur.
Bu kavramın Japonya’da da trafik sıkışıklığını, çevresel, enerji ve iş gücü maliyetlerini azaltmak için önerildiği de bilinmektedir. Daha sonra Batı Avrupa’ya geçmiş olan uygulamanın ilk örnekleri Fransa’da geniş ölçekte Paris bölgesel alanında Garanor ve Sogoris (Rungis)’te oluşturulmuştur.. Bu uygulama kentsel politikalara bağlı olarak gelişmiştir. 1960’ların sonları ve 1970’lerin başında ise lojistik köyler, İtalya ve Almanya’da görülmeye başlanmıştır.
Bu sırada lojistik köy kavramı da şekillenerek kara yolu/demir yolu çok türlü taşımacılığını sağlar hale gelerek; 1980 ve 1990’lı yıllarda ise lojistik köyler dünyada hızla artmıştır. Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve İngiltere’de ilerlemeler kaydedilmiştir. ABD’de doğan bu kavram Avrupa’da benimsenmiştir.
Modern yük taşımacılığının üssü kabul edilen lojistik köylerin Türkiye’ye de uygulanması için Ulaştırma Bakanlığı’nın öncülüğünde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), Türkiye’nin 16 yerinde lojistik köy kurmaya hazırlanmaktadır.Bu lojistik köylerin kamu-özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilmesi düşünülmektedir (Dalgakıran,2012).

Çalışmanın Amacı ve Yöntemi
Tarih boyunca önemli yol ve kavşaklar üzerinde bulunan yerleşim yerlerinin kısa sürede büyüyerek, içerisine şehirsel birçok fonksiyonun eklenmesiyle çevresine göre bir merkez durumuna geldiğini gözlemleriz. Proje kapsamına giren Yenice Kasabasıda yukarıda bahsettiğimiz özellikte bir yerleşmedir. Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığının Yenice ‘de yapacağı Lojistik Köy Projesi ayrıca Çukurova Bölgesel Havalimanı buranın bir ekonomi ve ticaret merkezi haline gelmesine katkı sağlayacak yatırımlardır. Amacımız çeşitli gözlemler yaptığımız beldede yapılan bu projelerin ne tür bir ekonomik, sosyal ve kültürel değişikliğe sebep olacağını araştırmaktır.           

Araştırma Sahasının Yeri ve Sınırları
Yenice ülkemizin Çukurova ( Doğu Akdeniz ) bölgesinde yer alan Mersin ili Tarsus ilçesine bağlı belediye teşkilatı olan bir beldedir. 2000 yılı nüfus sayımına göre Yenicenin nüfusu 17.190 kişidir. Yenice Mersin İlinin doğusunda bulunan Tarsus ilçesinin doğu kısmında yer almaktadır. Tümüyle düzlük olan Çukurova içerisinde yer alan beldeye fiziki olarak; kuzeyde ve güneyde verimli tarım arazileri ve narenciye bahçeleri sınırlamaktadır. Yenice 4 mahalleden oluşmaktadır. Bunlar, Atalar , Fatih , Yiğitbaşı ve Yunacık mahalleleridir. Yenicenin denizden yüksekli 30 m harita sınırları içerisinde denizden en yüksek yer 34 metre, en düşük nokta ise 27 metredir. Düz bir alüvyon ovada yer alan Yenice'nin ortalama meyili % 0.5 olup en fazla yer ise %3.5 'dir.         
  

Bulgular Ve Sonuç
Yenice için büyük önem taşıyan  Lojistik Köy projesinin gerçekleşmesiyle artacak olan iş imkanlarının, Yenice’ye getireceği hareketliliği ve sosyal yaşamın daha çok ve hızlı gelişeceği bir gerçektir. Yenice’de kurulması planlanan Lojistik köyün Türkiye’de benzer 16 yerleşim bölgesinde mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de Yenice’de kurulma aşamasına gelerek istimlak çalışmaları başlatılmıştır.
Proje kapsamında 27 km ray kullanılarak 13500 metre yeni demiryolu yapılacaktır.Yenice Lojistik Merkezinde; 8 yola sahip konteynır stok sahaları, 550 metrelik rampa, Müşteri stok alanları, 2 otomatik boşlatma alanı, 1 tehlikeli madde boşaltma alanı, Gümrüklü eşya ambarı,13 yola sahip vagon ve loko bakım atölye ve depoları, 1 döner köprü ve 5 yollu depo, 4 manevra yolu, otopark, yol ve tesisler bakım şefliği binaları, 1 kantar, iltisak hattı bağlantıları yer alacaktır. Ayrıca mevcut 7 istasyon yolu uzatılarak 11 yola çıkarılacaktır.
Yollar arası bağlantıyı sağlamak için 86 yeni makas atılacaktır. Yol çalışmaları için 430.000 m3 dolgu yapılarak, 40.000 m3 zemin temeli üzerine 36.000 m3 alt balast ve 21.000 m3 balast serilecektir.
Adana Lojistik Müdürlüğü çıkışlı olarak yapılmakta olan taşımaların, karayolu araçlarının Şehir Merkezlerine giriş-çıkış sınırlaması nedeniyle, Tarsus-Adana arasındaki iş yerlerinden  yoğun olarak taşıma yapan ABS ve Atermit fabrikaları gibi Sanayi kuruluşlarının Yenice çıkışlı olarak doğu illerine yaptıkları taşımalarda önemli artış sağlayacak olması nedeniyle, Adananın doğusundaki tüm sanayi kuruluşları ile Mersin-Tarsus arasındaki fabrikalardan Çukurova merkezli olarak yapılacak her türlü kombine taşımalarının yapılabilmesi için, Mersin Liman bağlantılı olarak yapılacak yurtiçi ve gümrüklü tüm taşımaların yapılabilmesi için Yenice Lojistik Merkezi büyük önem taşımaktadır.
Yenice’nin Mersin ve İskenderun Limanlarına demiryolu ile bağlantısının olması, İç Anadolu’yu Çukurova’ya bağlayan karayolu ve demiryolunun beldeden geçmesi ayrıca hava yük taşımacılığı açısından ortadoğunun en büyük havaalanlarından olan Çukurova Bölgesel Havalimanı  yerleşme sınırları içerisinde inşa edilmesi beldenin lojistik açısından değerini artırmaktadır.

 Buna bağlı olarak birçok lojistik firmasının belde de şube açmaya başlaması buradaki ekonomik faaliyetlere olumlu katkı yapmıştır. Şartların giderek gelişmesiyle belde çevresinden hızlı bir şekilde göç almaktadır. Bu nedenle beldenin sosyokültürel özellikleri de hızlı bir şekilde değişmektedir. Bahsettiğimiz göçün sonucunda belde de arsa fiyatları artmıştır. Ayrıca plansız kentleşme de bu süreç içerisinde başlamıştır. Çevre ve şehircilik bakanlığı tüm bu şartları göz önünde bulundurarak, önlem olarak altyapı çalışmalarına başlamıştır.

Kaynakça
 Dalgakıran, A, (2012). Türkiye'de Lojistik Köyler Kuruluyor, Moment Dergisi,Sayı:45,İstanbul
İnternet Siteleri
http://www.turkcebilgi.com/
http://www.mersinyenice.bel.tr/
http://www.haritatr.com/           
http://www.tarsus.gov.tr/              
http://www.moment-expo.com/


Ramazan Ayazgök
Marmara Üniversitesi
Coğrafya Öğretmenliği
ramazanayazgok@gmail.com


16 Nis 2014

İbn Haldun'a Göre İklimin İnsan Üzerindeki Etkileri

Ünlü ilim adamı İbn Haldun Mukaddime adlı eserinin dördüncü bölümünde hava ve iklim şartlarının insan ahlakı, huyu, seciyesi, mizacı, ruh yapısı ve buna bağlı olarak da hal ve hareketleri üzerindeki etkilerini açıklamıştır. İbn Haldun bu araştırmasında o zaman da dünya üzerinde yaşayan farklı kavimlerin ahlaki değerlerinden örnekler vermiştir. İbn Haldun'a göre aynı hayvan aleminde olduğu gibi insanlar da bulunduğu iklimin veya hava şartlarından etkilenir. İklimin sıcak ve soğuk olması hatta insanları yediği gıdalar dahi insanın ruhi ve bedensel olarak tesir eder. Yani kısaca İbn Haldun'a göre insan toplulukların yaşadığı çevre ve şartlara göre şekil alır. İbn Haldun'a göre insan tabiatı üzerinde sadece iklim değil ayrıca toprak çeşidi de tesir eder. Fiziki çevreye göre insanların bazı kabiliyetleri gelişir ya da zayıflar. Örneğin, kırsal alanlarda yaşayanların zekaları daha keskin, vücut tenleri daha canlı ve dinçtir.

İbn Haldun havanın (ve iklimin) insan ahlakı üzerindeki tesirini anlatırken Sudan halkını örnek verir. Sudan halkını tanımlarken sıcak iklimin onları gevşettiğini ve zevklerine çok düşkün olduklarını yazar:

"Hafifliğin, aceleciliğin, zevk ve keyfe fazla düşkün olmanın umumiyetle Sudanlıların (ve zencilerin, karakterlerinden ve) huylarından olduğunu görmüşüzdür. Bunların her nağmeye ve çalgıya göre raks etmeye (dans etmeye) düşkün oldukları ve her yerde ahmak olmakla nitelendirildikleri görülmektedir... Hararet, sıcak iklimde yaşayan Sudanlıların/zencilerin yapılarına ve oluşumlarının özüne işlemiştir. Nefislerindeki hararet de beden ve iklimlerindeki hararet oranındadır."

İbn Haldun Sudan'la aynı nem oranına sahip deniz sahillerinde yaşayan halkın da, az çok Sudanlılara benzediğini belirtir.  Bu bağlam deniz sahillerinde yaşayan insanların hararetten aldıkları hafiflik, ferahlık, soğuk dağlarda ve yaylalarda yaşayan insanlardan daha fazladır.

Hatta İbn Haldun hava şartları ve iklimin insan üzerindeki etkisi daha ileri götürür ve iklimin, insanların maişetleri üzerinde dahi tesir ettiğini iddia eder. Mısır ve Fas halkını örnek verir. O'na göre Mısır halkı sıcak enlemde yaşadıkları için işlerinde ferahlık, hafiflik ve işlerin akıbetlerinden gafil olmaktadırlar. Hatta o dönemdeki Mısır halkı değil bir yıl, bir ay yetecek kadar bile gıda biriktirmezler. Genellikle yedikleri gıda maddelerini günübirlik pazardan temin etmektedirler. Mısır insanının tam aksine Mağrip ülkelerinden olan Fas hakkında şöyle der:

"Fas havası soğuk olan yaylalarda yer aldığı için bakınız halkı, hüzünlü denecek kadar başını eğmiş, kaygılı bir halde aşırı derecede işlerin akıbetlerini nasıl haddinden fazla düşünmektedirler! Hatta bir Faslı, iki senelik buğday ve hububat biriktirmekte, ambarlamak da, yine de depoladıkları gıdadan az bir şey eksilmesin diye günlük yiyeceğini satın almak için erkenden pazara çıkmaktadır."

Sonuç olarak, İbn Haldun’a göre insanoğlu fıtraten tabiat şartlarıyla alakadardır. İnsan yediği ve yaşadığı çevreye göre şekil alır.  Bu nedenle insanın farklı iklimlerde ve bölgelerde yaşaması farklı mizaç ve ruhi değerlere sahip olmasına sebep olur.

Rauf Belge
raufbelge@gmail.com

5 Nis 2014

Türkiye'de Coğrafya biliminin az gelişmiş olmasının nedenleri

Türkiye tarihi boyunca bazı bilim dalları geri planda bırakılmıştır. Coğrafya bu bilim dalları arasında yer almaktadır.

Mukaddime’nin Coğrafi Kaynakları